24 Ekim 2012 Çarşamba

Kpop'un Karanlık Yüzü



      Videoyu izledikten sonra siz de hak vereceksiniz.Emek sarf eden gençleri böylesine kullanmak çok can sıkıcı bir durum.Büyük balıklar pastadan baya geniş bir pay alıyor ama küçük balıklar arta kalan kırıntılarla yetiniyorlar.Videodaki bir söz de baya dikkat çekici ; kapitalizmi en çabuk kucaklayan ülkelerden biri olan Güney Korede üreticiler bu ihraç ürününün (K-Pop) fiyatlandırılmasında söz sahibi olmak istiyor.Olan yine hayalleri olan genç bireylere oluyor. Her şeyin bir başlangıcı olduğu gibi bir sonu da vardır mutlaka.Bu da uzun sürmez ama umarım bu son hayalleri suya düşen pasif bir nesli de beraberinde getirmez...


18 Ekim 2012 Perşembe

My Name is Khan / Benim Adım Khan (Spoiler içerir ^_^ )

      Son zamanlarda izlediğim filmler arasında en kaliteli,en etkileyici  filmdi "Benim Adım Khan".

      2010 yılında gösterime giren , dram ağırlıklı olmakla birlikte romatizmin de yer aldığı  Bollywood yapımı bir Hint filmidir.IMDb puanı : 7.4 'tür.

       Eskiden hint filimlerini müzikalden ibaret ve genelde aşk temalı konular işlediğini ve sıradan olduklarını düşünürdüm.Film sektörlerine Hollywood isminden çakma Bollywood olmasıda bu sektörün benim gözümde itici olmasına sebep oluyordu.Özgün filmlerin çıkabileceği bir sektör olabileceğini düşünmüyordum ki sayıları şimdi 4ü bulan hint filmlerini izleyinceye dek.

    Yanıldığımı anladım ve Hollywood filmlerine nazaran daha etkileyici ve konuları itibariyle insanı temel alan yapımları beni gerçekten etkiledi.

     Güney Kore dizilerini severim ama hep bir hayal dünyasından ibarettir.Asıl gerçekler Güney Kore filmlerinde gözler önüne gelmektedir.Gerçek Güney Kore izlediğimiz dizilerdeki kadar şaşalı hayat yaşayan,bir elleri yağda bir elleri balda olan insanların yaşadığı bir yer değildir ama yapımcı,senarist ve yönetmenler gerçekten harika işler çıkarıyorlar ki hayal perdesinde görüyoruz Güney Koreyi.Ancak Hint filmlerine baktığımda gerçekler gözler önüne seriliyor.Hayat tarzları , yaşamları çok parlak olmasada bunu göstermekten çekinmiyorlar bu insanlar.Çünkü önemli olan insani duygulardır diyor Hint sineması.Gösteriş bir süreden sonra etkisini kaybeder.Bu yönüylede beni cezbediyor bu film sektörü.


   Baya kafa açtıktan sonra :D nedir bu filmin konusu diyecek olursanız gelin anlatayım sizlere:

   Rızvan Khan otizim hastası bir çocuk olarak dünyaya gelmiştir.Annesi ve kardeşiyle birlikte hindistanda fakir bir hayat sürmektedir.Yıllar ardı ardına sıralanır ve Khan artık büyük bir adam olmuştur ancak annesinin üzücü ölümünden sonra Khan annesinin isteği ile kendine yeni bir hayat kurmak için Amerikaya kardeşinin yanına  çalışmaya gider.Otistik olmasına rağmen annesi tarafından harika bir şekilde yetiştirilmiştir.Amerikada kozmetik ürünleri satan bir pazarlamacı olarak çalışmaya başlar.Ancak hayat Amerikada hem de hasta bir adam için pek de kolay değildir.Khan hastalığından dolayı insanlardan,gürültüden,sarı renkten korkmaktadır.Kaderin cilvesi değilmidir yine zorda olduğu bir zaman karşısına Mandira isimli kuaförde çalışan ve hayatını büsbütün değiştirecek hoş bir bayan çıkar.Mandira 6 yaşında bir erkek çocuğu olan ve hayattaki tüm zorluklara kendi başına göğüs germiş güçlü,sevgi dolu bir kadındır.Khan tatlılığı , akıllı ve dürüstlüğü ile Mandiranın kalbini kazanıp onunla evlenir. [Burda bir dipnot eklemek gerekirse Khan soy ismi Hindistanda Müslümanlara verilir ve Müslümanların Müslüman olmayan biriyle evlenmesi uygun değildir.Khan'ın kardeşide bu evliliğe karşı çıkmıştır ancak Khan insanları dinine,ırkına göre yargılamaması gerektiğini küçük yaşlarda annesinden öğrenmiştir.Annesi ona dünyada yalnızca 2 türlü insan olduğunu bunlarında İyi İnsanlar ve Kötü İnsanlar olduklarını söylemiştir. :) (Ne de güzel söylemiş) ]  Mutlu bir evlilikleri vardır ancak tüm büyü 11 Eylül 2001 de Amerikadaki İkiz Kulelere saldırı olayından sonra bozulmuştur.Artık Amerikada Müslümanlara karşı algı değişmiştir.Tüm Müslümanlara terörist gözüyle bakmaktadırlar.Mandira Khan'ın soyadını aldığından dolayı işler Mandira ve oğlu içinde zorlaşmaya başlar.Mandiranın oğlu okulda bir cinayete kurban gider ve Mandira tüm bunların Khan ile evlendiği ve Müslüman etiketi yemesinden dolayı olduğunu düşünür ve Khandan ayrılmak istediğini söyler.Aslında Khan'ı çok sevmektedir ancak oğlunun acısı kadına ağır gelmektedir ve istemeden Khan'ı üzmüştür.Rızvan ondan ayrılmak istemediğini ve ne yapması gerektiğini söyler (ki bu sahne beni çok etkilemiştir).Mandira tüm Amerikaya ve Başkana kendisinin ve oğlunun terörist olmadıklarını söylemesini ister.Tabi bunları Khandan kurtulmak için yapar ama şaşırtıcı derecede farklı biri olan Khan bunu bir görev bilir ve asıl macera buradan sonra başlar.Khan başkana bu sözü iletecek ve Müslümanların üzerindeki bu algıyı değiştirebilecek midir?



   Film gerçekten güzel ancak müziklerine pek birşey diyemeyeceğim.Benim tarzım değil ama seven kişiler olabilir.Genel itibariyle filmin işlenişi,çekim yerleri,oyunculuk ve konu  fevkalade güzeldi.

Etkilendiğim sahneler:

*Khan'ın annesinin Khan'a dünyada 2 türlü insan vardır.Bunlar iyi insanlar ve kötü insanlardır dediği sahne.
*Khan'ın meşhur olan sözünü söylediği sahne:"Benim adım Khan ve ben terörist değilim" (Burda adım Khan derken ben Müslümanım ama terörist değilim demek istiyor.Khan yukarıdaki yazımda da belirttiğim gibi Hindistanda Müslümanlara verilen bir soy isimdir.)
*Mandira ile Khan'ın tanıştıkları sahne
*Mandiranın Khan'a oğlunun ölümünden dolayı kızgın olup istemeden Khan'ı üzüp ona tüm Amerikaya terörist olmadıklarını söylemesini istediği sahne.Ki burda ciddi değildir ancak Khan'da normal biri değildir.Bu sözü ciddiye alıp tüm Amerikada başkana ulaşma çabaları
*Mandiranın oğlunun öğretmeninin dünyadaki var olan dinler hakkındaki derste Müslümanlığın en acımasız din olduğunu ve cihad için insanları öldürdüklerini söylediği sahne beni gerçekten şaşırttı.Küçücük çocuklara objektif bir şekilde bu konuları anlatması gerekirken taraflı bir biçimde bunları iletmesi beni çok
üzdü.Ülkemde o yaşdaki çocuklara konular genelde tarafsızca anlatılır ancak bu filmdeki bu sahne bana küçüklüğünden itibaren yönlendirilmiş insanların olduğu bir Batının olduğunu gösteriyor.
*Khan'ın küçük bir zenci köyüne gittiği sahne çok etkileyiciydi.Küçük tatlı köydeki insanlar çok içtendiler en çok da tombul zenci kadın çokkkkk tatlıydı.Çok sevdim o kadını ya :)
*Khan'ın başkana ulaştırmaya çalıştığı mesaj için katettiği o kadar yol ve yaşadıkları beni en çok etkileyen sahnelerdi.
*Khan'ın yardım için küçük zenci köyüne dönmesi ve ordaki insanları yalnız bırakmaması...
*Khan'ın başkanla nihayetinde buluştuğu sahne...

Trailer'ı da paylaşayım:  

                                      MY NAME is KHAN AND I AM NOT A TERRORİST



 Yazımın bundan sonraki kısımı Vikipedi'den alıntıdır:

My Name Is Khan filminin asıl çıkma sebebi

Gazeteci Mahdureeta Mukherjee, Hindistandaki terör olayları esnasında (Aralık 2008), ünlü ve başarılı Yönetmen Karan Johar'la röportaj yaptı. Gazetecinin "My Name is Khan filmi, Hinduların ve Müslümanların hiç olmadıkları kadar birlik oldukları zamanda başladı" ifadesine Karan Johar "Oldukça önemli bir zamanda olduğumuzu düşünüyorum, çünkü milletimizin birlik olması çok büyük anlam taşıyor ve ben bu duruma şahitlik yapabildiğim için çok mutluyum. Herkes terörün bir dini olmadığını ve asla olmayacağını biliyor. Bir Film yapımcısı olarak, sosyal bir sorumluluğum, görevim olduğunu biliyorum ve bu görevimi yerine getireceğime dair söz veriyorum." şeklinde cevap verdi.


Ayrıca Shahrukh Khan'da şu şekilde konuştu:"Film, kabiliyetsiz(hasta) bir adamın sakatlığa, güçsüzlüğe karşı yaptığı savaşını anlatmıyor. Hasta adamın, tüm dünyada olan Terör, Savaş, Nefret ve Düşmanlığa karşı yaptığı savaşı anlatıyor.My Name is Khan filmi aynı zamanda Islam'ıda ele alıyor. Islam'ı ve dünyanın Islam'a bakış açısını ele alıyor. Fakat taraf tutmadık. Biz sadece iyi insanların ve kötü insanların var olduğunu söylemeye çalışıyoruz. Kötü Hindular, iyi Hindular, kötü Hristiyanlar, iyi Hristiyanlar olmaz. Ya iyi bir insanızdır, ya da kötü bir insanızdır. Din kriter değildir, insanlık kriterdir.

Film Çekimi hakkında

Prodüksiyon, 2008 Aralık ayında Filmin ikinci yarısının çekimi ile Los Angeles'da başladı.Çekim yerlerinden biriside Kaliforniya'da bir üniversiteydi. Los Angeles'deki çekimler sonrası, filmin yönetmeni Karan Johar "11 senelik yönetmenliğim boyunca, böylesine değişik olmanın tecrübesini hissetmedim" şeklinde konuştu ve ayrıca Shahrukh Khan ve Kajol'la yeniden çalışmanın olağanüstü olduğunu ve ikisinin beyaz perdede anlatılamaz enerji kurduklarını ifade etti. Karan Johar, Shahrukh Khan'ın "Otizm" rahatsızlığı hakkındaki kapsamlı bilgisine oldukça şaşırmış ve hayran kalmış. 2009 Nisan ayında Mumbai'dede filmin başka bölümleri çekildi ve çekimler Haziran ayında San Francisco'da devam edip tekrar Mumbai'de Temmuz ve Ağustos aylarında devam etti. Karan Johar, Filmi çekebilecek Camii'yi bulamakta oldukça zorluk çekti. Los Angeles'deki camii'lerde çekim için izin alamayınca, sonunda Mumbai'de bir camiide iki günde çekimi tamamladı.

IMDb sitesinde film hakkında ayrıntılı bilgi için : http://www.imdb.com/title/tt1188996/
 






































































15 Ekim 2012 Pazartesi

Joo Won Fan

 
   Aranızda benim gibi Joo Won'a hayran bir gençlik varsa mutlaka takip etmeniz gereken bir site önericem.An be an JW ile ilgili haber,röpörtaj,resim,... kısacası herşey var bu fan sitesinde.Ancak KÜÇÜK! bir ayrıntı site ingilizce yayın yapıyor yani az buçuk anlıyorum diyorsanız buyrun:
http://joowonenglish.wordpress.com/

   Bu arada JW miz ocakta yeni bi diziye başlayacak hayranlarına duyurulur.Diziyle ilgili tüm bilgiler sitede mevcut ;)

xoxo snowqueen :D

7 Ekim 2012 Pazar

Kore Dizileri-Klişeler :D

  

     Kore mi? Belkide samimiyetleri ve özenle korudukları kültürleri bizleri etkiliyor.Buna tam olarak bir cevap veremesek de klişelerle dolu olan dizileri izlemeye devam ediyoruz.Aslında hepimiz bu klişeleri çok da iyi biliyoruz.Peki nedir bunlar diyecekseniz linke bir tıklayın :)

İşte link; http://www.itusozluk.com/goster.php/kore+dizisi+kli%FEeleri

      En çok da başroldeki kızın çirkin olması ve istenmeyen aramaların reddedilmesi yerine bataryanın çıkarılması klişesi benim gülümsememe neden oldu. :D Mutlaka sizin de katılacağınız maddeler olacaktır...

1 Ekim 2012 Pazartesi

Baker King, Kim Tak Goo / Bread, Love and Dreams / 제빵왕 김탁구


   
    Joo Won'a hayranlığım bu diziyle birlikte bir kat daha arttı diyebilirim.Oyunculuğu gerçekten iyi.Kaliteli bir aktör olduğuna bu dizisini de izleyince daha da çok inandım.Başrolde mi oynuyor diye soracak olursanız ; hayır , başrolde değil ama başrol oyuncusu Yoon Shi Yoon kadar göz kamaştırıyor.Ki ben Yoon Shi Yoon'un oyunculuğunu "Me Too, Flower!" da epey beğenmiştim.Düşünün artık oppamın ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu... ^_^



     Peki ne anlatıyor bu dizi derseniz aslında adından da anlaşıldığı gibi fırıncı/pastacılar kralı Kim Tak Goo ve onun doğumuyla yaşanan olayları konu alan bir dizi.30 bölümlük 2010 KBS2 yapımı aile ve romantizmi ve bence biraz da melodram türünü almış.Aynı zamanda korede şimdiye kadar ki en fazla reytingi almış dizi.%50 'lerin üstünde bir reytingden bahsediyoruz.Düşünün ülkenin nerdeyse yarısı izlemiş ve beğenmiş bu diziyi.



   Dizinin başından itibaren Kim Tak Goo ve Goo Ma Joon'un iyi bir ikili olmasını ümit ederek geçirdim.Neyse ki dizinin son bölümünde bunu görebildim :D Tüm dizi boyunca Ma Joon , Tak Goo ile uğraşıp onu geçmenin derdinde olan aslında çok yalnız ve zavallı biridir.Ancak dışardan böyle gözükmemek için sert bir mizaca bürünmüştür.Babasının sevgisi,yetenek,şirket ve de sevdiği kadın hepsi Tak Goo'dadır.Ve çok uç sınırlarda bir hırsa sahip olan Ma Joon bunları elde edebilmek için Tak Goo ya yapmadığını bırakmaz.Ama diziyi izledikçe Ma Joon dan çok Tak Goo ya kızar oldum.İnsan bu kadar da bağışlayıcı olamaz ki.Adamlar senin başına binbir çorap örsünler sen yinede affet.Tabiki affetmek erdemdir ama Tak Goo'nunki sinir bozucu düzeydeydi.Ma Joon karakterinde beni şaşırtan ise yapılan onca iyiliğe karşılık hala kalbinin tam anlamıyla yumuşayamamasıydı.Tabi mutsuz , ilgisiz geçen bir çocukluktan kaynaklanıyor.Joo Won oppa Ma Joon karakterinin altından da kalkmasını bilmiş bence.Ma Joon'un çaresizliğini çok güzel yansıtmış.Onca kötülüğe rağmen hala Ma Joon karakterine olan sevgim azalmadı aksine o karakteri daha iyi anlayabilmemi sağladı.En çok da Shin Yoo Kyung karakterini canlandıran Eugene ile olan sahneleri beni etkiledi.


    Dizinin ilk başlarında tabiki Yoo Kyung ve Tak Goo'nun birlikteliğini doğru buluyordum ama dizi ilerledikçe Yoo Kyung'un Tak Goo için doğru kişi olmadığını ve aslında kendisini daha iyi anlayabilen Ma Joon ile olan ilişkilerinin daha doğru olduğuna karar verdim.Bazen doğru görünen yanlışlar ve yanlış görünen doğrular olabilir ve bence burdaki durumda bundan ibaretti.Yoo Kyung karakteri kalbinde her ne kadar Tak Goo ya değer versede onun da hırsı,karakteri ve mizacı Tak Goo'ya uygun değildi.Ma Joon lada pek fena bir ikili olmadılar hani :)

    Dizinin müzikleride en az oyuncuları kadar kaliteli.Dizi müziklerine bayıldımmmm.Bu korelilerde çok içten ve samimi bir şekilde söylüyorlar şarkılarını yaw... T_T   İYİ DİNLEMELER :)













   Eee bu kadar anlattık bir küçük Trailer'ını da verelim :



   Son olarak da tüm dizi ekibinin bir fotosu :





İYİ SEYİRLER ^^