29 Ocak 2014 Çarşamba

Harika bir deneyim : KARANLIKTA DİYALOG SERGİSİ


Gayrettepe metro istasyonu okul güzergahımın üzerinde olduğundan sayısız defa gördüğüm ve gitmek istediğim bu güzel sergiye nihayet bugün gidebildim.İlk başlarda biraz tedirgindim.Sonuçta her taraf zifiri karanlık olacak ve görmeden pek çok günlük deneyimi yaşayacaktım.Görmeden !!!


Sergiye arkadaşım Fulya ile gitmeye karar vermiştik.Sergi saati yaklaştıkça hem heyacanlanıyorduk hem de karanlıkta gerçekleşecek 1.30 saatlik bu etkinliğin nasıl olacağını düşünüyorduk.Evet sergi saatimiz gelmişti. 29 Ocak 2014 saat 14:00 seansına aldığımız biletlerle içeriye adımımızı attık.















Daha önceleri defalarca görmüş olduğum görme engellilerin kullandığı değnekler dağıtıldı grubumuza.Seanslarda en fazla 8 kişi olabiliyordu bizim grubumuz 4 kişiden oluşuyordu.Ben,Fulya,Emel ve Emel'in kardeşi Ozan.İnanır mısınız Emel ve Ozan ile daha önce sohbet bile etmemişken geçirdiğimiz 1.30 saat ile önyargılarımız olmadan rahatça sohbet etmeye başlamıştık bile.



Gel gelelim konumuza.Değnekler dağıtılmıştı demiştim.Evet değnekler dağıtıldı ve rehberimiz Hayati Beyin yanına karanlıkta ilerleyerek vardık.Aydınlıktan karanlığa her bir adımımda daha bir korkar olmuştum.Duvarları takip ederek ilerlemeye devam ettik.Hayati Bey'in yönlendirmesi ile ilerliyorduk.İlk olarak bir parka gelmiştik.Nereden mi biliyorum.Seslerden ve etrafımızı tanımak için dokuduğumuz nesnelerden.Ağaçları tanıdık ve çitlerin olduğunu fark ettik.Sesler..Kuş sesleri...Yolumuza devam ettik.Bir araba,bisiklet,kuş kafesi,atm gibi pek çok nesneyi görmeden tanımaya çalıştık.Daha sonra bir markete girdik.Ellerimizle cisimleri tanımaya çalıştık.Görmediğimiz için dokunarak,işiterek kavramaya çalışıyorduk.Yolumuza devam edebilmek için tramvaya bindik.Basamakların engelliler için zorluğunu kavradık.Tramvaydan indik ve yolun karşısına geçtik.Bir süre yürüdükten sonra bir kapıyla karşılaştık.İçeride filmleri betimsel olarak dinleyecektik.Görme engelliler filmleri veyahut dizileri yani görsel olarak izlenen yapımları betimsel anlatım yolu ile dinleyerek bu filmleri daha rahat bir şekilde kavrayabiliyorlarmış. Açıkçası bu tarz bir metodun olduğundan bile haberdar değildim.Bu tarz bir metodun engelli insanların hayata daha entegre olabilmelerini sağladığından iyi düşünülmüş bir yol olduğu kanısına vardım.Bu minik dinletiden sonra vapura binmek için yolumuza devam ettik.Şimdi artık vapur deneyimindeydi. Simülasyonlar gerçeğe oldukça yakındı.Dalgalı bir denizdeydik adeta.Vapur gezimiz bittiğinde bir şeyler içebilmek için kafeye girdik.Sohbet edip sergi hakkındaki görüşlerimizi belirttik.Sorularımızı sorduk.Açıkçası Hayati Bey'in yönlendirmeleri olmasa tek adım dahi atamazdık. Karanlıkta insan özgüvenli bir şekilde yürüyemiyor bile.Ya bir şeye çarparsam,bir yerim yaralanırsa gibi düşüncelerden olduğumuz yerde kalırdık herhalde.

Peki serginin eksik yanı var mıydı? Açıkçası eksikliğini bulmak tarzında bir düşünce aklımdan bile geçmedi.Bu kadarının bile bizim engelli vatandaşlarımızın yaşadıklarını bir miktar da olsa anlamamıza olanak tanıdığını düşündüğümden eksik yönlerini pek düşünmedim.

Sergi ile ön yargılarımız olmadan insanlarla daha rahat biçimde iletişim kurabileceğimizi anladım.Pek çok insan gibi maalesef ki ben de insanları ön yargılarımla değerlendiriyorum.Ama karanlıkta hiç bir şey görmeden insanları sadece iç güzellikleriyle değerlendirebiliyormuşuz.

Farkındalık yaratan daha duyarlı olmamıza vesile olabilecek bu sergiye siz okurlarımı da davet ediyorum.
Gidin ve bu deneyimi yerinde yaşayın.

Biletleri Biletix'ten veyahut Gayrettepe Metro İstasyonunda bulunan sergi alanından temin edebilirsiniz. 25 TL olan bu etkinlik öğrenciler için 17 TL'dir.
















Ayrıca çıkışta engelliler yararına satılan ürünlerden de edinebilirsiniz.

Ben bez çanta ve termos bardak aldım.
 

Son olarak da etkinliğin hayata geçirilmesinde katkısı bulunan herkese canı gönülden teşekkür ederim...

28 Ocak 2014 Salı

Sıradan bir konu sıradışı anlatımıyla:GHAJINI


Yine Aamir Khan'dan kaliteli bir yapım GHAJINI...

Açıkçası Aamir Khan'ın filmlerini beğenirim ama aksiyon tarzı türleri pek sevmediğim için bu filmi izleyip izlememe konusunda kararsız kalmıştım.Sonradan eğer Aamir Khan filmiyse mutlaka sevdirecektir kendini dedim ve filmi izlemeye başladım.Film boyunca sıkılmak mı?Ne mümkün.Hem de aksiyon da işin içinde yer alıyorsa.Hop oturup hop kalktım resmen.Film kendini izletiyor.

Film  Sanjayın(Aamir Khan) dövüş sahnesiyle başlıyor.Konu özetlerinde sevgilisinin intikamı için Ghajininin peşine düşeceği yazıyor.Açıkçası ilk dövüş sahnesini izlerken bu denli bir intikamı yapması şart mıydı sorusu insanın aklına geliyor. Film ilerledikçe başka bir soru insanın aklına takılıveriyor.Bir adam bir kadını ne denli sevebilir ki onun uğruna hem de hafızasını tamamen kaybetmişken intikam almaya yemin eder.İşte film bu noktada benim dikkatimi tamamen çekmeyi başardı. Ne denli bir sevgi ki kayıp bir hafızayla hem de 15 dakikada bir yenilenen bir hafızayla bir intikam alınmaya çalışılsın.Merak çoğu filmde izleyiciyi filme çekmeyi ve sadece izlemek yerine filmle konuşmayı da sağlayan temel uyarıcılardan biridir.Bu filmin başında da merak unsuru kendini gösteriyor. Merak konusu: Bu denli bir intikama sebep olan aşk nasıldı??? İşte tam bu sorular kafamızda dolanırken bir günlük devreye giriyor.

Müzik bir harika kesinlikle dinleyin...Hatta yazıyı okurken size eşlik edebilir ^_^ 

!!! Buradan sonraki bir bölüm spoiler içeriyor !!! ( Ağır spoiler hemide :D Bildiğin hikayeyi anlatıyorum :D  O derece ağır spoiler :DDD Bilginize sayın okurlar )

Normalde bu denli detaya girmem ama bu film için anlatasım var ya :D Uzun bir yazı olacak şimdiden benden söylemesi :D Ama okuduğunuza değecektir,eminim.Filmi izlemiş kadar olacaksınız.Baya emek sarffettim bunları yazarken ne de olsa :-)

Sanjayın 2005 ve 2006 yıllarında tuttuğu günlüğü ile aşkını tüm gerçekliğiyle yansıttığı yıllara göz atmaya başlıyoruz. Sanjayın sevdiği kız hayat dolu,cana yakın tatlı mı tatlı bir kız.Aslında tanışmaları çok eğlenceli.En çok eğlendiğim ve kahkahalarla güldüğüm sahneler bunlardı aslında. Tanışmaları kızın küçük bir oyunuyla başlıyor.

Efem Sanjay Hindistanın en büyük iletişim şirketinin başkanıdır.Başarılı ve zeki bir adamdır. Kalpana ise pek tanınmayan düşük bütçeli bir reklam ajansında oyuncudur.İyi kalpli olduğu kadar da pervasız, başarılı kelimesinin yanından bile geçmeyen bir kızdır. Bu iki farklı kutuptaki insanı tanıştıran ise Sanjayın şirketinin reklamı için asacakları billboardlardan birinin Kalpananın evinin çatısına koymak istemeleridir. Sanjay adamlarına talimat verir.Gidip kızı ikna etmelerini ister. Sette pek saygı duyulmayan Kalpana ile görüşmeye gelen adamları yanlış anlayan set ekibi bu adamları Sanjayın Kalpanaya olan aşkını Kalpanaya  kabul ettirmek için gönderdiğini düşünürler ve bu olay ile Kalpananın setteki zedelenmiş imajı düzelir.Bu durumdan memnun olan Kalpana doğruları açıklayamaz ve yalanını sürdürür.Hem de ne sürdürme. Patronu Kalpanaya  gelecek olan iş teklifini alabilmeleri için sete gelecek olan yetkiliye Sanjayın sevgilisi olduğunu söylemesini ister. Ancak Kalpana röportaj için gelen bir muhabiri şirket yetkilisi sanır ve olmayan aşklarını ballandıra ballandıra anlatmaya başlar.

Bu dakikalarda geçen diyalog beni gülme krizlerine soktu.En çokta kız konuştu diyalog değil monolog demeliyim aslında :D

Monolog aynen şöyle:

Kız: Aslında ilk defa Delhi Havaalanında tanıştık.O zaman Sanjay Singhania olduğunu bilmiyordum. Havaalanı lobisinde bana bakıp duruyordu.Uçuş sırasında yanıma oturdu.Ve bana Merhaba ben Sanjay Singhania dedi(kız burada abartılı bir şekilde merhaba dediğini söylüyor),ben de Merhaba dedim(burada ise ilgisizce Sanjaya Merhaba dediğinden bahsediyor :DDD )İşte o zaman gerçek niyetini keşfettim.

Adam: Bir dakika...Bunu yazabilir miyim?

Kız: Evet neden olmasın... Buna inanamayacaksınız.Yol boyunca Mumbai'den, Delhi'den söz edip durdu.Gıcır gıcır,bıcır bıcır(evet aynen böyle konuşuyor komedi resmen ya :DDDD ) Sonra aniden Seni Seviyorum dedi.Benimle evlenir misin? Ona dedim deliriyor musun? Gökyüzünde evlilik teklif edilmez(? bunu da nereden uyduruyor yahu :D ) Mumbai'ye geldikten sonra aramaya, sms göndermeye devam etti.Onu ilk önce önemsemedim...(Burda kız bıdır bıdır konuşup duruyor...)Sonunda haline acımaya başladım.Bu yüzden evet demeye karar verdim.

Bu şekilde açıklar kız sözüm ona durumu :-D

Kız uydurduğu güzel hikayeyi  muhabire anlatır böylelikle.Bu haber yayılır hatta Sanjayın kulağına kadar gider. Sanjayda bu kızın ağzının payını vermek için onun bulunduğu sete gider. Yolda yardımsever bir kız görür ve etkilenir.Şansa bak ki bu kız Kalpanadan başkası değildir. Kalpananın yanına geldiğinde bu kızın yoldaki yardımsever kız olduğunu görünce önce bir afallar.Kız ise Sanjayın resimleri olmadığından onu tanımaz ve iş görüşmeleri için sete geldiğini sanır.Tabi bizim kaçık kız durur mu hiç.Muhabire anlattığı safsata aşk hikayesini Sanjaya da anlatır. Sanjay ise bu deli dolu kızdan etkilenir. Kıza tek kelime dahi söyleyemez. Kız Sanjaya iş bulmak için Sanjayın telefon numarasını alır.Burada da zevzekliği tutar Sanjayın şirketinin eksik yanlarının olduğunu ve bundan Sanjaya bahsettiğinden yakınır. Sanjaya ise biraz şaşkınlık,biraz beğeni ve evine gitmek kalır. Kız ertesi gün Sanjayı arar ve sana iş buldum der ve arkadaşlıkları böylelikle başlar. Hem kızdan onun karakterinden hem de farklı yaşantısından etkilenmiş olan Sanjay kıza gerçeği söyleyemez ve yanında arkadaşı olarak kalır.Gel zaman git zaman Sanjay kızı sever ve ona aslında onun yazdığı hikayeden esinlenerek otobüste yan koltuğunda otururken onu sevdiğini ve kendisiyle evlenmesini söyler.Kız ertesi gün cevabını açıklar.Evet Sanjayla tabi onun bildiği adıyla Sachin ile evleneceğini söyler. Sanjay artık gerçek kimliğini açıklamaya karar verdiğinde çenesi düşük kızımız atlar konuşmaya.Evleneceğini söyler ama küçük bir sorunu hallettikten sonra (bu sorun çok saçmaydı ya :D) Şimdi bizim Kalpananın babası eskiden yani yaklaşık 14 yıl öncesinde 3 tane arabaya sahipmiş. Shetty seyahat acentasının sahibiymiş(topu topu 3 arabaya sahip acenta :D bizim kız amma abartılı anlatıyor ya..Sanjayın zenginliğinin yanında kızın bu denli konuşması Sanjayı baya eğlendiriyor) Fakat dayısı babasına ihanet etmiş ve arabalarını almış.Babası dayanamayıp vefat etmiş. Kalpana da o gün yemin etmiş evlenmeden önce 3 tane araba sahibi olmaya.Tüm varını yoğunu satıp tek bir tane külüstür araba alır Kalpana. O sırada Sanjayın işleri nedeniyle yurt dışına çıkması gerekir ve Kalpanaya köye hasta annesinin yanına gideceğini söyler.Bizim iyilik meleği durur mu.Gözünden sakındığı arabasını satar ve Sanjaya annesinin bakımı için verir. Sanjay bu durumdan çok etkilenir. Artık kıza duyduğu his aşktan çok sevgidir.

Peki o kadar anlattın intikam nerede diyecek olursanız işte şimdi geliyorum. Sanjayın iş seyahatine gittiği günlerde Kalpananın da çekim için il dışına çıkması gerekir.Bindiği trende küçük kız çocuklarını organ mafyasından adamların rehin aldığını öğrenir ve bu çocukların kurtulmasına yardım eder.Ama maalesef bu sefer ki iyiliği büyük balıkların işine gelmez ve kızı öldürmek için evine gelirler. Sanjay ise iş gezisinden dönmüş Kalpananın evine gitmektedir. Kalpana adamların evinde olduklarını kendisini arayan yardımsever bir kadından öğrenir ama o sırada zaten evindedir.Kaçması mümkün değildir.O sırada apartmanda elektrikler kesilir ve Kalpana evin bir köşesine saklanır. Sanjay Kalpananın evine gelir ancak kapıyı açan olmayınca Kalpananın evde olmadığını düşünür. Yolda geri dönerken Kalpanadan gelen çağrıları görür ve onu arar. Kalpana olanları anlatır.Kalpananın sesini duyan adamlar Kalpanayı saklandığı yerde bulurlar.Sanjay ise eve geri döner. Kızı kurtarmak ister ancak o sırada adamlar tarafından o da büyük bir darbe alır.Ve Kalpanayı Sanjayın gözü önünde öldürürler.Aldığı büyük darbeden ve sevgilisini kurtaramamanın verdiği büyük ızdıraptan dolayı Sanjay hafızasını kaybeder. Artık 15 dakikalık kısa bir hafıza ile yaşamaya devam eder ancak sevgisinin büyüklüğü onu sevgilisinin intikamını almak için Ghajininin peşine sürükler. Bu intikam pek alışık olmadığımız bir şekilde olacaktır. Çünkü Sanjayın hafızası 15 dakikada bir tabiri caizse kendini başa sarıyordur. En son yaptığı şeyi ve intikamını hatırlaması için ise akla mantığa gelmeyecek yöntemlere başvurur. Notları,fotoğraf makinesi,vücuduna dövmeyle yazdığı yazıları ona alması gereken intikamı sürekli hatırlatır.En sonunda Ghajiniden aynen onun sevgilisine yaptığı şekilde intikamını alır.

Evet intikam alınır,adalet yerini bulur ama geriye aşkını bile hatırlamayan zavallı Sanjay kalır.Aşkı artık yazdığı günlükleri okuduğu kadarıyla zihninde duracaktır ve sadece 15 dakikalığına... :-/


SPOILER BİTTİ :))

Film , abartılı ve bazen korkunç dövüş sahneleri (o.0) dışında gerçekten kaliteliydi.Sıradan bir konuyu sıradışı anlatımıyla biz izleyenlere sunmayı başaran ender filmlerdendi.

Filmde;

Anılarımızın ve hafızamızın bizler için ne denli önemli olduğunu anladım.Ve asıl güzelliğin karşımızdakine verdiğimiz sıcacık bir gülümsemede ve temiz bir kalpte yer aldığını bir kez daha anladım.

Aslında bence film aşkı için savaşan belkide hayatını alt üst eden bir adamın hikayesini anlatıyor.Neden mi alt üst ediyor dedim.Çünkü eski Sanjay ile intikam için yanıp tutuşan Sanjay arasındaki fark, gözlerinin içi gülen adamla intikam kusan adam arasındaki fark o denli büyük ki bu yıkılışın resmi olabilir ancak.Yıkılışın , alt üst edilişin resmi...

Ve son olarak da;

"Aşk bazen ve belkide çoğu zaman hem huzuru hem de karmaşayı beraberinde getirir."  diyorum.

27 Ocak 2014 Pazartesi

Hanamizuki




Film izlemeyi sevmemin en büyük sebebi farklı hikayeleri bizlere sunmasıdır.
En çok da gündelik yaşamdan kesitler sunan filmleri sevmişimdir hanamizuki gibi.
Bu tarz filmler aksiyon,bilim-kurgu filan içermez ama gerçek hayatı,duyguları,sevinç ve üzüntüleri bizlere yansıtır.
Bizlerden bahseder aslında.
Gerçek bizlerden.
Hayal ürünü olanlardan değil.



Hanamizuki için tek bir cümle istenseydi sanırım şu cümle tam olarak özetlerdi:
Kalpleri ısıtan sıcacık bir hikaye...
Hanamizuki başından sonuna kadar dinginliği ve huzuru sunuyor biz izleyenlere.
Zamanın bazen bir şeyleri kazandıracağını gösteriyor.
Hikayelerinde olgunlaşabildiğini ve ancak o zaman anlam kazanabildiğini gösteriyor.

Pek çoğumuz hayatımızda zor zamanlar geçirmiş,kritik kararlar vermek durumunda kalmışızdır.
Bu bazen çok büyük bazen minik de olsa her birimiz vermişizdir bu kararları.
Bu hikayede de bu tema üzerinden onların seçimleri ve yaşamları anlatılmış.
Evet doğru bildiniz bu sefer filmi anlatmayacağım..
Konusunda aşk değil sevginin yer aldığını söyleyeceğim sadece.
İzlenilmeli mi?
Kişisine göre değişir.
Kaçamak cevaplar veriyorum ama aslında her şey değerini bilenin yanında anlam kazanmaz mı?
Sen anlam biçtiğin için anlamlı olmaz mı hayattaki her şey...

Japonların filmlerinin farklı olan yanı sevgiyi pamuklara sararcasına sunmaları,sevgiye verdikleri değerdir kuşkusuz.
Olması gerekeni olması gerektiği biçimde sade ama bir o kadar özenli sunmaları işte bu dedirtiyor.
İşte bu ve işte sevgi bu denli özel hissettirmeli.
Ne olursa olsun bizden ayrılmamalı,bize güç vermeli bizle olmalı dedirtiyor.

Sevgi hepimizin ihtiyacı olan yegane duygu.
Ki filmler bunları sergilemeye vesile oluyor.
Anlatabilmemize, paylaşabilmemize vesile oluyor.
Sevgide birlik olabilmemize vesile oluyor.

Sevgi ki bulunduğumuz Dünya ve tüm yaratılmışların en değerlisi bizler bu sevginin yüzü suyu hümetine yaratılıyoruz.
Sevgi ki yaratılma sebebimiz.
Yegane yaşama sebebimiz.
Bunu biz unutkan varlıklara hatırlatan filmler işte benim için değerli olan yegane araç.

Unuttuğumuz,kalbimizin unuttuğu sevgiyi anımsatan nice filmlere...